Macaristanlı Antropolog Bíró András Zsolt, yaptıkları gen ve kültür araştırmaları sonucu Macarların keskinlikle Avrupalı olmadığını, Macarların soyunun Kafkasya ve Orta Asya’ya dayandığı söyledi.
SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen konferansa konuşan Zsolt, Macar halkının tarihinin hem Avrupalı hem de Macar araştırmacılar tarafından ilgiyle takip edildiğini belirtti. Zsolt, yaptıkları araştırmalarda Avrupa topluluklarıyla akrabalıkları olmadığını, buldukları kromozom yapılarının Batı Türkleri ve Kazaklarla daha çok benzerlik gösterdiklerini ifade etti. Kültürel çalışmalarda da aynı bulgulara ulaştıklarını ifade eden Zsolt, Macarların Orta Asya ve Kafkas haklarıyla güçlü bir akrabalık ilişkileri olduğunun altını çizdi. Zsolt, “Macar halkının tarihini yüzyıllardır araştırıyorlar. Bunun sebebi Macar halkının tarihi Avrupa’daki hiçbir ırkın tarihine benzemez. Büyük bir tartışma ve aynı zamanda büyük bir gizemdir ve Macarca da Avrupa’da hiçbir dile benzemez.” dedi.
Milattan sonra 1000’li yılların başında bugünkü Macaristan topraklarına ulaşan Macarların, bu bölgenin verimli otlakları nedeniyle buraya yerleştiklerini söyleyen Zsolt,”Etrafı dağlarla çevrili olduğu için de iyi bir savunma bölgesi olarak işlev görmüş.”diye konuştu. Macarların savaşçı bir halk olduğunun altını çizen Zsolt, Macarlar Hristiyan olmadan önce, tıpkı Müslümanlara karşı yapıldığı gibi Avrupalılar tarafından Macarlara karşı büyük bir ordu meydana getirildiğini ancak Macarların bu savaşta galip geldiğini kaydetti. Macarların aynı zamanda o zamana kadar Avrupa’ya akın eden Moğolları da durduğunu belirten Zsolt, yenilen Moğolların Avrupa içlerine daha fazla ilerleyemediklerini belirtti. Bu örneklerin Macarların savaşçı özelliklerini gösterdiğini dile getirdi.
Macarların savaşlarda bu kadar başarılı olmalarının altında yatan tek sebebin onların savaşçı kimlikleri olmadığını belirten Zsolt, o dönemde çok iyi bir savaş teknolojisine sahip olduklarını belirti.Zsolt” “Avrupalılar, Macarlarla ilk karşılattıklarında şaşırmışlar, çünkü savaşlarda Macarların okları, kalkanları delip, vücuda saplanıyormuş.” dedi. Zsolt, Macarların o dönemde sahip olduğu silah teknolojisine bugün bile ulaşılamadığını iddia etti.
Macar dilinin nereden geldiğini anlatan Zsolt, Avrupalı araştırmacıların hiçbir Avrupa diline benzemediği için Macarcayı Fin-Ugor dil ailesi içinde değerlendirdiklerini söyledi. “Bu kategoriye yerleştirilmelerinde hiç de masum bir neden yoktu” diye konuşan Zsolt, kendilerinin yaptığı araştırmalarda Macarcanın Altay dil ailesi içindeki dillere daha çok benzediğini ortaya çıkardıklarını anlatı.
Macarların, Hristiyan olmadan önce ölü gömme adetlerinin da Orta Asya halklarınınkine benzediğini söyleyen Zsolt, şöyle konuştu: “Macarlar da ata binen ve bozkırda yaşayan bir halktı. Bu nedenle bir savaşçı öldüğünde onu atı ve silahlarıyla birlikte gömerlerdi. Savaşçı öldüğünde atını keser ve etini fakirlere verirler, kemikleri ve başını savaşçıyla birlikte gömerlerdi. Kadınlar ise değerli eşyalarıyla birlikte gömülürdü.”