İran İslam Devrimi öncesi ve sonrası

17.10.2020
486
A+
A-
İran İslam Devrimi öncesi ve sonrası

İran İslam Devrimi

1979 yılında İran’da gerçekleşen İslam devrimini daha iyi anlamak için ülkenin kökenlerine küçük bir bakış yapmak daha iyi olacaktır. günümüzden çok eski dönemlere bakıldığında milattan önce 500’lü yıllarda İran’da yaşayan yerel halk Perslerden oluşuyordu. İlk dönemlerde önemli bir yerel güç olarak ortaya çıkan Persler daha sonraki yıllarda tüm dünyada adından bahsettiren son derece önemli bir güç haline geldi.

Öyle ki bu devlet zamanın en güçlü imparatorluklarından kabul edilen Roma İmparatorluğu’nun bile bulaşmak istemediği bir devlet haline geldi. Spartacus isyanını bastıktan sonra daha popüler biri haline gelen Marcus Crassus bile Pers İmparatorluğu’na karşı düzenlediği seferde öldürüldü.

Derslerin bu şekilde büyümesinin altında farklı sebepler yatıyor. Perslerin en önemli değerlerinden birisi olan büyük Kiros zamanında Babil halkına karşı kazandığı zaferden sonra yine aynı halka ilan ettiği anıt yazısıyla tarihe geçmeyi başarıyor. Bu yazıyı son derece önemli kılan şey ise tarihte bilinen ilk insan hakları sözleşmesi olmasıdır.

Perslerin hüküm sürdüğü dönemde bölgede Zerdüştlük resmi din olarak kabul edilse de ilerleyen yıllarda Arapların akınları sonucunda bölgede İslamiyet kesin bir şekilde kabul edilmeye başlandı.

Petrolün Bölge Siyasetine Etkisi

20. Yüzyılda dünya çapında petrolün çok önemli bir enerji kaynağı haline gelmesi ile İran pek çok güçlü devlet karşısında açık hedef haline gelmiştir.

20. Yüzyıl başlarında bölgenin yönetiminden sorumlu kaçar hanedanı yaşadığı politik sıkıntılar, yabancı ülkelere verdiği imtiyazlar, ülke topraklarında bulunan petrolün diğer güçler tarafından arzulanması, en çok da İngiltere’nin petrol sevdasıyla İran’a destek vermesi sonucunda 1906 yılında İran’da Meşrutiyet ilan edildi.

Meşrutiyeti kaldırmak için girişimlerde bulunan Kaçar Hanedanlığı başarılı olamadı ve bunu da kabullenemedi. En sonunda Muzaffereddin Şah Rusya’ya kaçtı.

İngiltere’nin Desteği İle Yönetim Değişti

Dönemin en büyük İran ordusu olan Kazak Tugayı lideri Rıza Pehlevi, bu dönemde gücünün farkındaydı. Bu gücü kullanarak ülkenin başına geçmek için de İngiltere’nin desteğini kullandı. İngiltere ile anlaşmalı olarak bir darbe gerçekleştiren Rıza Pehlevi ülkenin başına geçmeyi başardı. Bu tarihten sonra da ülkede Pehlevi Hanedanlığı dönemi başlamış oldu.

Petrol Krizi İle İşler Değişti

Petrol gelirleri sayesinde zamanla ekonomisini düzelten İran zenginleşmeye başladı. II Dünya Savaşı’ndan sonra petrolün öneminin daha da artması ile petrol gelirleri de önemli miktarda arttı. 1973-1974 yıllarında Arap İsrail savaşları sırasında Amerika’nın İsrail’e destek vermesinden şikayetçi olan Arap petrol Birliği devletleri Amerika’ya petrol ambargosu uygulama kararı aldılar.

Bu karardan sonra petrol fiyatları inanılmaz şekilde artış gösterdi ve İran’da bu artıştan payını aldı. İran’ın petrol gelirleri artsa da bu gelirleri düzgün şekilde kullanmayı beceremediği için ülkede enflasyon arttı ve halk zor durumlar yaşamaya başladı.

Kazandığı paranın neredeyse tamamını lüks için harcayan İran zamanla kötü bir ekonomiye sahip olmaya başladı. Halkın alım gücü son derece düştü, kırsal kesimde yaşayan herkes şehirlere göç etmeye başladı.

Sonraki dönemlerde çıkan karışıklıklar da Şah’ın çıkarttığı bir yasayla kendi partisi dışındaki tüm siyasi partileri yasaklaması ülke içinde ciddi karışıklıklara sebep oldu. Bu geniş çaplı karışıklıklar dış güçlerin yardımı ile bile çözülemedi.

Toplumun büyük bir kesiminin ekonomik sıkıntılar yaşaması halkın kendi içinde geniş çaplı bir örgütlenme düzenlemesine sebep oldu. Bu nedenle son derece büyük olan bu ayaklanmaların engellenmesi ve bastırılması da neredeyse imkansız hale geldi.

İslam Devrimi Süreci

Şah’a karşı cephe alan halk bu süreçte ciddi eylemler gösterdiler. Şah bu durumlar karşısında dayanamadı ve ülkeden ayrılarak Amerika’ya kaçmak zorunda kaldı. Bu süreçte ayaklanma ve direnişleri en çok destekleyen kişi ise Ayetullah Humeyni’den başkası değildir.

Halkın Şah’a duyduğu siniri iyi yöneten bu lider sürgüne gönderilmiş bir Şii mollla’ydı. Bu süreçte halkı kendi siyasi ve dini görüşü altında toparlamayı başararak bir sonraki dönemde ülkenin yönetimine gelmeyi garantiledi. Humeyni geldiği ilk dönemlerde 1 Şubat 1979 tarihinde tüm ülkeye karşı İslam’ın merkez olduğu bir devlet istediğini ilan etti. Daha sonra Nisan 1979’da da ülkede referandum yapılarak İslam yönetimi resmen onaylandı. Bu referandum ile aynı zamanda Humeyni’nin dini anlamda da halkın lideri olduğu kabul edildi.

tarihigercekler
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.