Bu yazımıza tarihimize yön veren, tarih bilgisi bir hayli en üst seviyede yer alan ünlü tarihçi İlber Ortaylı’nın söylemiş olduğu en güzel sözleri sizler için derlemek istedik. Siz kıymetli okuyucularımıza şimdiden keyifli okumalar dileriz.
- Yuva kurduğunuzda, çocuk büyüteceğiniz zaman büyük şehirlerde oturmayacak şekilde hayatınızı planlamanızı tavsiye ediyorum. Uygun küçük şehirlerde oturmak ve çalışmak için kırsal bölgelere yerleşin.
- Mektebi bitirir bitirmez evlenip de mobilyacı dükkanı gezeceğinize, dünyayı gezin.
- Siz hiç Ruslarla didişen bir Azerbaycanlı ya da Kazanlı bir Tatar gördünüz mü o coğrafyada? Kendi milliyetini inşa etmek içini başkasına saldıran var mı? Varsa da bu sağlıklı bir davranış değildir. Sloganımız başka kültürleri sevin ya da sevmeyin ama saygı duymak zorundasınız. Bu saygıyı da Türkler de bekliyor. Bütün mesele bu.
- Coğrafyayla kimlik edinilmez. Mesela Fransa memleketin adıdır. Hiç kimseye Fransa’dan türeme bir isim verilmez. Bizim adımızın da Türkiye’den mülhem olması şart değil. Türkiye bir memleketin adıdır. “Türklerin ülkesi” demektir. Eskiden Türkmen de denildiği için Anadolu’ya “Türkmenya”, “Turkia” veya “Türkmeniya” diye 12. asrın İtalyanları ad koymuştur. Bu coğrafyadaki etnik grupların kendi kimliklerini, dillerini, yaşatmak haklarıdır. Tabii bunu yapmak için de bilhassa onların münevverlerinin çok gayretli ve çalışkan olmaları gerekir. Önemli olan bu değil. Mühim mesele herkes kendi kimliğine sahip olur, kendi adını söyler, kendi dilini öğrenir, kendi kültürüne sahip olmaya çalışır. Fakat siz kalkıp da bu yüzden öbürünün kimliğini kaldırmasını isteyemezsiniz. Bu gülünç olur, mantık dışıdır bir kere.
- Türkiye’de yaşayıp ‘ben Türk değil, Kürt’üm’ diyebilir, ne var bunda. Şimdi o Kürt oldu diye ben mi Türklük’ten çıkacağım? Öyle bir şey olabilir mi? Ne kadar anlamsız bir çıkış bu ve bunu çıkartan da maalesef birkaç tane orijinal olmak isteyen münevverler. Coğrafya bilmiyorlar, hiçbir şey bilmiyorlar ve aslında kimliğini saklamak isteyen belki de rahatsız olan adamlar bunlar. Önce kendi kimliğine kendisi sahip çıksın o zaman zaten mesele kalmaz.
- Atatürk devrinde tahılla beslenen; incir, üzüm satarak geçinen Türkiye, ufku ve vizyonu itibariyle bugünkünden çok daha ilerideydi.
- Ruslar eğitimli, bilgin ve sanatçı bir halk ama büyük ressam ve romancıların torunları durgun. Akademinin icatları ve laboratuvarlarda elde ettikleri bilgiler sanayiye dökülemiyor. Rus halkı bizim şark komşumuz olan İranlılar gibi kültürel mirasına ve bilincine sahip, edebiyatını seviyor ve biliyor. Türkiye’nin endüstriyel geçmişi ve zenginliği Rusya ile İran arasında bir yerde, girişimciliği hepsinin önünde; buna rağmen bu iki ülke okumuşlarının bilgi birikimine ve kültüre inceliğine sahip değiliz. Onun için de kasaba hatibi birisi bizde kitleleri etkiliyor ve rey alıyor.
- Türkiye yahut Türkmeniya ismini dünyanın en zeki, en bilgili insanları vermiştir. İtalyanlar, Cenovalılar ve Venedikliler tarafından verilmiştir. Çünkü bu adamlar coğrafya bilirler. Etrafı kollarlar. Bir kavramın saçmalığını anlamak için yapacağınız ilk şey onu ilk evvela tercüme etmektir. ‘Türkiyeli’ gibi bir kavram başka dillere çevrilir mi? Çevrilir dediğin zaman ne kadar gülünç olur ona bakacaksın. İkincisi dünyada ‘Türkiyeli’ olmayıp da Türk olan vardır. Türkiye bunun coğrafyasıdır. Ben bunları fantezi, fikir jimnastiği olarak görüyorum. ‘Türkiyeli’ bidon bir kavramdır. Çeviremezsiniz, bundan bir üst kimlik de yaratamazsınız. Sağa sola bakarak bu tür kavramlar kullanamazsınız.
- Üniversite tabii ki açılmalıdır, ama Hakkari’nin, Kastamonu’nun dağlarına değil. Her yere gidip üniversite kurulmaz. Ankara’ya yirmi tane kurarsın, buraya gelen öğrenciler Ankara’nın nimetlerini görür.