Yıllardır ders kitaplarında Hezarfen’in Galata Kulesinden atladığından bahsedilmektedir. Ancak bu bahsetme bir rivayetten çok yaşanmış bir olay şeklinde anlatılmaktadır. Oysaki bu olayla ilgili günümüze kadar gelen çok az bilgi mevcuttur.
Bu durumu sorgulamak kimsenin aklına gelmemiş olacak ki, insanlara ilk uçan Türk kimdir şeklinde bir soru yöneltildiğinde istisnasız Hezarfen Ahmet Çelebi yanıtını almak mümkündür. Hezarfen’in kuleden uçması pek çok yerli sinema filmine de konu olmuştur. Ancak bu konuyla ilgili elde bulunan verilerin yetersizliği de filmlerde açıkça ortaya çıkmıştır.
Galata Kulesi’ni inşa eden Cenevizlilerden sonra İstanbul pek çok savaşa tanık oldu. Kule, konum itibariyle yüksek bir yerde bulunduğu için her zaman bu savaşlarda ilk hedef haline geldi. Nitekim, yine rivayete göre kulenin tamamen yıkılıp ilerleyen zamanlarda tekrar inşa edildiği de söylenmekte. Ancak doğru olarak bilinen bir şey var ki, kulenin ilk hali ile günümüzdeki hali birbirinden tamamen farklı.
Galata Kulesi Şimdikinden Çok Farklı
Eski çizimlerde yer alan Galata Kulesi, günümüzdeki gibi tamamen silindirik bir yapıya sahip değil. Günümüzdeki balkon kısmı yine bu çizimlerde kare olarak karşımıza çıkıyor. Üstelik bu bölümde bir balkon yerine camlı bir bölüm mevcut. Bu bilgiler ışığında değerlendirildiğinde Hezarfen Ahmet Çelebi zamanını işleyen yakın dönem sinema filmlerinde kule şimdiki haliyle yer alıyor. Daha da vahim tarafı kulenin 1960’ların sonlarında yapılan külahı bile bu sinema filmlerinde mevcut.
Bu kadar az bilginin günümüze ulaştığı bir olayla ilgili kesin konuşmak elbette bir hata olacaktır. Hezarfen’in Galata Kulesi’nden atlayışını anlatan en önemli eser Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesidir. Bu eserde, lodoslu bir havada kulenin dibinde toplanmış bir grup insanın hayret verici bakışları arasında Hezarfen’in kendi yaptığı kanatlarla kuleden atladığı yazmaktadır. Hatta bu atlayışın çok önemli bir atlayış olmasından dolayı dönemin padişahının da Topkapı Sarayı’ndan bu atlayışı izlediği de yazmaktadır. Ancak, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde bahsettiği olayların neredeyse yarısı gerçek dışıdır. Bunlar arasında Haliçte gördüğü canavar ve Amasya seyahati sırasında mezardaki ölülerin ayaklanması da vardır. Bununla birlikte bu atlayış anlatılırken kullandığı dil ise son derece alaycı bir dildir. Osmanlıca bilenler bunu okuduklarında Evliya Çelebi’nin aslında Hezarfen ile dalga geçtiğini söylemektedirler. Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar da Hezarfen’in şu anda sahip olduğumuz teknolojiyle bile Galata Kulesi’nden Üsküdar Doğancılar Meydanı’na kadar uçmasının zor olduğunu söylemekteler. Evliya Çelebi’nin bahsettiği güçlü lodosun ise bu uçuşa yarar değil, tam tersine engel olacağı da
